1 Nisan 2018 Pazar

Eliyahu değil İliya da değil yahu, İlyaz


                           Kupkuyu bakışlı gözleri ile, gecenin istanbulî ışıkları altındaki -balkonun                                  açık kapısından doluşan- nesneler arasında, göze görüneyazan ağlar                                     vardı. Bu ağlar -bazıları birbirleriyle kesişerek- beynine geri-dönerdi.

balkonun açık kapısının eşiğinde dikildikçe uzayan boyu
yazdıkça ve yazdıklarını okudukça değirmileşen başı gibi
bir serçenin yemini ağzına alıp gagasını kaldırmasınca okuyup başını kaldırması
şaşırtkan ve ılıştırıcı


çıplak ayağının halıya değişinden doğan belirsiz ses
eşyayı ve efkârı ürkütmekten korkarcasına yavaştandır sandalyeden doğrulması
çay bardağına konup onu kavramasından önce
havada hafif bir kararsız˜duraksamada süzülmesi elinin

buharlaşırcasına bir yavaşlık ve yumuşaklıkla alıp götüren
iliklerden, kaslardan, kemiklerden, sinirlerden bunaltıyı
ateşîn bir atla süzülür gibi gökyüzüne
hırkasını Elyesâ’ya bırakarak


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder